28.9.11

Mutluluğu Yakalamak Kolay


Bireyselleşme arttıkça insanın kendisiyle yüzleşmesi de artıyor. Bu durum hem sorun hem de gerçek mutluluk anlamına geliyor.

İnsanın kendini keşfetmesi bireyselleşmeyi getiriyor ve var oluşuyla yüzleşen insan diğerlerinden ayrışıyor. Böylelikle insanoğlu içinde bulunduğu toplumu ve kendisini; öğretilerden, dogmalardan ve kalıplardan bağımsız algılamaya başlıyor.

Prof. Dr. Özkan gerçek mutluluğu illüzyon mutluluklardan ayırmanın şart olduğunu söylüyor. Yöresel ve töresel mutluluğun yerini bilgi çağında evrensel mutluluğun aldığını belirten Özkan, “Kendi alanlarının evrenselini yakalayan insanlar ve bu tür meslek gruplarında çalışanlar daha mutlu oluyor” diyor.

Kalıpçı ve dogmatik düşünenlerin mutlu olmaları ise pek mümkün görülmüyor. Özkan, Türklerin dönüşümü gerçekleştirme kabiliyeti olan bir toplum özelliği gösterdiğinin altını çiziyor ve ekliyor:

“Türklerin sentez yapma kabiliyeti yüksek. Türkler hem geldikleri kültürün köklerini taşıyor hem yaşadıkları coğrafyanın kültürünü sentezliyor hem de evrensel kültür değerlerine uyum gösteriyor. Bu durum, uyum sağlama becerilerinden kaynaklanıyor.”

Bilinçaltındaki kalıplar değişmeli

Prof. Dr. Özkan, mutsuz olduklarını söyleyerek kendisine başvuran pek çok kişiyle yaptığı görüşmelerin sonucunda, bu kişilerin o kadar da mutsuz olmadıklarını fark ettiklerini söylüyor. “Mutlu olmadığını düşünen kişilerin ya mutluluk anlayışlarında sorun var ya da bu kişiler tembel” diyen Özkan, kişinin önce mutluluğun ne olduğunu ortaya koyması, sonra da buna ulaşmak için mücadele etmesi gerektiğine dikkat çekiyor.

İnsanların hayata ve kendilerine bakışlarıyla ilgili yanlışları da mutsuzluğu tırmandırıyor. Bunu bir örnekle açıklayan Özkan, “Dayağın cennetten çıkma olduğuna inanan birinin beynine ve bilinçaltına yanlış kalıplar yerleşiyor ve bunun değiştirilmesi gerekiyor” diyor. Mutluluk; çaba, emek, mücadele, öğrenme, iletişim, paylaşım ve adaptasyon sonucunda elde ediliyor.

Mutsuzluklar tembellikle beslenir

“Mutsuzluk genetik midir?” sorusuna, “Bazıları hep mutsuzdur” yanıtını veren Prof. Dr. Sedat Özkan, bunun bir kişilik özelliği olduğunu söylüyor ve mutsuz olan kişilerin genellikle tembellikle beslendiklerine dikkat çekiyor.

“Hayatı sürekli mutsuzluktan yakınarak geçirmek yaşamsal bir mastürbasyondur” diyen Prof. Dr. Özkan, kişinin kendisiyle ve mutsuzluklarıyla yüzleşmesinin atılması gereken en önemli adım olduğunu söylüyor.

Mutlu olmanın öğrenilebileceğine dikkat çeken Özkan, “Kişi kendisini mutsuz eden gerçeklerle ve kendisiyle yüzleşmeli. Değiştirebileceği şeyleri değiştirmeli, değiştiremeyeceklerini ise olduğu gibi kabullenmeyi öğrenmeli” diyor.

Takıntılı kişilik yapısı mutluluğa engel

kişilik yapısı da mutluluğun önünde engel oluşturabiliyor. Prof. Dr. Sedat Özkan, “Bu durumda, bu kişilik özelliği değiştirilmeli ve kişinin kendini doğru ifade etmesine yardımcı olunmalı” diyor. Bu noktada; yetişme şekli ve çocukluk deneyimleri ön plana çıkıyor.

Çocukluk dönemindeki travmaların, kişide farkında olmadan yerleşik kalıplar yaratabildiğini belirten Prof. Dr. Özkan, “Örneğin ucuz çapkınlık yapan ve şiddet uygulayan bir baba modeliyle büyüyen kız çocuğunun kafasında erkeklere ilişkin bir kalıp oluşuyor. Bu sorunun giderilmesi için travmanın etki ve uzantılarının tüm yönleriyle ele alınması öneriliyor” diyor.

Mutsuzluk nedenleri

- Yerleşik davranışlar
- Yanlış eğitim
- Olumsuz yaşam deneyimleri
- Geçmişteki travmalar
- Hayata bakış açısındaki yanlışlıklar
- Bireysel düşünme kapasitesinin azlığı
- Önyargılar
- Kendini ifade edememe
- Öğrenme ve keşfetme merakının azlığı
- Çağa ve yeni durumlara adapte olamama
- Paylaşamama

0 yorum:

Yorum Gönder

 
Copyright 2011 SAĞLIK VE HUZUR. Designed by Cute Templates Blogger.
Thanks to: Link 1, Link 2, Link 3.